ANI YAKALAMAK NAMAZ İLE
Sabah gün kızıllığına ulaşmamış henüz derin bir gece sonu karanlığı. Biraz huzur biraz tedirginlik taşıyan bir renk laciverdimsi.
Yavaşça kalktı kadın yatağının sıcaklığından, ürperen omuzlarına ince bir hırka alarak. Eski zamanlar gibi sabun kokmakta idi yatak çarşafları ve sırtına aldığı hırka.
Çıplak ayakları ile tahta tabanda ses çıkarmadan yürümeye çalıştı. Yüzüne çarptığı ilk avuç dolusu su ile canlandı zihni ve kalbi.
Loş ışıkta bir kez daha hazırdı sonsuz anların anı yaşama hazzına; huzura varıp huzur bulmaya…
Anı yaşamak nasıl da moda bir sözcük idi son zamanlarda; anı yaşamak anda kalmak…
Kadın hiç başaramamıştı bunu; hep geleceğe geçmişten bir şeyler bırakmıştı ki kadına göre anı yaşamak biraz boş vermişlik idi bu çağda. Ya da öyle algılanmıştı. Anı yakala, ye iç gez, keyfine bak. İlişkiler bile anlar üzerine kurulu idi sanki. Anı öylesine hiç yakalayamamış idi kadın o puslu ışıkların altında müzikler kulağında. Hep erken ayrılmıştı oralardan; evine gelip sabun kokan çarşaflarında ya okumuş ya da yazmıştı.
Ama şimdi gerçek anı yakalamaya hazırlanıyordu; gerçekten anı yaşıyordu artık. Bazen gecenin sabaha ulaşamamış karanlığında; bazen tan kızılında yıllardır yazılarında söz ettiği sabahın seslerinin ardında; bazen gün ortası ya da ikindi anında ve akşama selam derken; gün gecenin içinde biterken.
Ellerini göğsünde bağladığı o anda; geçmiş, gelecek, kim olduğu ya da olacağı yoktu; sadece huzurda olmak huzur bulmak vardı. O an andı işte olması gereken o an. Her namazı son namazın gibi kılmak var ise; yarına belki çıkamayacağın söz konusu ise nasıl yarın düşünülür ki?
Yaşadıklarının ve kim olduğunun bilindiği yerdi orası geçmişin ne önemi olabilirdi ki ders alıp tövbe etmekten başka?
O anda sabahın ilk ışıklarında ya da gece örtü gibi üstümüzü örtmeye hazırlanırken eller semaya kalktığında kimsin, nesin, kaç paran var, konumun nedir, yarın ne yiyeceksin hiç önemli değilken sadece o an vardır.
O an sonsuz ve uzun ve çok kısa bir an.
Anı yaşamayı sadece o anın hazzını almayı öğreten o andır secdeye doğru giderken başın ki teslimiyet anıdır; zaman durmuş, asırlar akmış insanlar gelip geçmiş geriye bir tek secdeye varılan kalmış ve gökyüzünde duaların asılmış. Ve asılı olduğundan korktuğun günahların gözlerinden akarken….
Anda kalmayı gerçek anı anda yaşamayı sana günde beş vakit namaz anlatmış. Şimdi burada kal…
Anda, Onda …
AŞKLA...
MEZOPOTAMYA PRENSESİ
15.01.2020/ 21.19