Ay tutulması ve çiçeklerim....
Şimdi sen suyunu al, mumunu yak kadın……Ser havlunu yere otur havuzun kenar dibine…..
Mehtap saklamışken kendini dünyanın gölgesine. Cilve eder gibi sevenlerine kaçtı bizden dün gece mehtap……Ay sakladı yüzünü dünyanın arkasına ; kim bilir küstü mü güneşe yok canım bu olsa olsa bir cilve……..
Kadın, mumu, suyu yerde havuzun hemen dibinde…..
İzlemekte ve düşünmekte: Daha bir saat önce sana yolculuk ettim ben nerelere gittin şimdi sen……
Uzandı sonra kadın yere elleriyle tohumdan yetiştirdiği aslan ağızlarının renklerine karışıyordu mehtabın koyu kaçışı…..
Aslan ağızları renk ahenk sallanırken narin narin sisli tutulmuş ay eşliğinde düşündü kadın kendi içinde……
Ne anlatmaya çalışıyorsun mehtabım; diyorsun ki bir varım bir yokum….Az önce elinizdeydim bak ama şimdi saklı ışıklarım yakamozlarım….Tıpkı elinizde olup da bilemediğiniz sizler gibi….tıpkı tam elinizde sanırken kaçıp giden sevgililer gibi……
Bil ki ey kadın her şey bir var bir yokmuş mu diyorsun sen bana Mehtabım…..
Hani yazmıştın ya kadın mı diyorsun: ‘Kime ve neye sahibiz ki?’
Ah mehtabım biraz önce sana gelmedim mi ben bisikletimle?
Ama diyorsun ki anlaşılan an gelir: Yaşam biter, bisiklet biter, mehtap bile gider…..
O zaman diyorum ki ben Mehtabım: Akışa bıraktım kendimi; neyim varsa çıkaracağım tad ı rengini, gidenlere üzülmeyeceğim, kalanların kıymetini bileceğim…..Elimdeki en ufak mutluluğu bile kanıksamadan doya doya içeceğim…..hepsi her an gidebilir elimden bileceğim…..
Bitti sohbet yavaşça gösterdi yine yüzünü mah ı ay; nazlı nazlı çıkıyordu bir salınım bir eda.
Kadın yavaşça uzandı bir kez daha yere; baktı renk ahenk çiçeklerinin silüetinden mehtabın gizlenmiş yüzüne ; yarın istese de yok bu güzellik yerinde…..
Düş misali dedi kendine düş gibi olmalı yaşamak; masal yok aslında masal içimizde istersek yaşamak…..tüm peri kızları da dünyada bir anlasak…..
16.6.2011 08.08